Hayatı yeni öğrenmeye başlayan küçük çocuğunuzun, elektrik prizinin deliklerine parmağını sokmaya çalıştığını gördüğünüzde ne yaparsınız? Hemen koşup çocuğu alarak oradan uzaklaştırırsınız değil mi. Ya sonra?
Sizin görmediğiniz bir anda, metal bir maddeyi yeniden oraya sokmaya çalışacağını düşünerek hemen bir önlem alır mısınız?
İşte bu noktada yapılacak uygulamalarda, kazaların önlenmesi için atılacak adımlarda güvenlik kültürü kendini gösterir.
İş güvenliğinde İş kazasının tanımı; İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen özre uğratan olaydır. (6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği kanunu)
Herhangi bir kaza olayı yaşandığında işyerinde kaza araştırması yapılıp, kazanın oluşmasına neden olan etkenlerin analizi yapılır. Kazalı işçi, bölümde çalışan ustalar, üretim sorumluları, teknik elemanlar gibi iş güvenliği ile ilgili herkesin görüşü değerlendirilip alınacak önlemlere karar verilir. Risk analizine ilaveler yapılır, eğitimlerde yaşanan kazalar hakkında bilgi verilir. Ve iş güvenliğine dair daha birçok çalışma yapılır.
6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği kanununun özü, uzun yıllardır süregelen reaktif süreç yönetimi yerine proaktif süreç yönetimini ön plana çıkarmayı hedeflemektedir. Kaza olayı yaşandıktan sonra çalışan, işveren ve ülke ekonomisi yönünden birçok kayıp söz konusu olur. Kazaya maruz kalan kişi; kazadan bedeni ızdırap duyar, sakat kalabilir, hatta hayatını kaybedebilir.
İşveren açısından bakıldığında; kaza işin akışını durduracak, üretimi yavaşlatacak, verimlilik kaybına neden olacak, kaza sonucu iş yeri, makineler, araç gereçler zarar görecek, değişen oranda işgücü kaybı olacak, onarım giderleri ve üretim hacmindeki düşme nedeniyle gelir kaybı ortaya çıkacaktır. Ayrıca imaj kaybı oluşacak, maddi ve manevi tazminat ödemek zorunda kalabilecektir. Tüm bunlara ilave olarak İşveren; işyerinde çalışanların birinin kazaya uğradığını görmenin üzüntüsünü duyacak, vicdani olarak acı çekecektir.
Ülke ekonomisi açısından değerlendirildiğinde ise; TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) verileri doğrultusunda, Türkiye’de çalışanların yüzde 2,3’ünün işle ilgili bir kazaya maruz kaldığı tespit edilmiştir. Açıklanan verilere göre 2013 yılında iş kazası geçiren işçi sayısı 191.247 ile tüm yılların ortalamalarının iki katını da aşmıştır. GSMH rakamlarına göre iş kazaları ile meslek hastalıklarının yarattığı direkt ve dolaylı maliyetlerin toplamı yıllık en az 35 milyar TL’yi bulmaktadır. Bunlara ilave olarak %35 lik kayıt dışı istihdam oranının olduğu düşünüldüğünde kayda geçmeyen kazalarda oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanan bu harcamalar, yine çalışanların cebinden çıkmaktadır. Tüm bunlara ilave olarak iş kazası nedeniyle nitelikli işgücü kaybı söz konusu olacaktır.
İşyerlerinde iş güvenliğinin sağlanması, meydana gelen iş kazalarının ve meslek hastalıklarının azaltılması, engellenmesi için sadece devletin kanun çıkarması, işverenin birtakım önlemler alması yeterli değildir. Mutlaka çalışanların iş güvenliği sürecine dâhil edilmeleri gerekir. Çalışanların sürece dahil edileceği birçok yöntem olup, bu yöntemlerden biride ramak kala bildirimlerinin alınmasıdır.
Kazanın ucuz atlatılması, gerçekleşmemiş kaza ya da az kalsın oluyordu denilebilecek; yaralanma veya kayıpla sonuçlanmayan olaylara ramak kala denir. Ramak kala ya bir tehlikeli durum, ya da bir tehlikeli davranış olayının sonucudur. Ramak kalalar yaşanacak iş kazalarının habercisidir, eğer engellenmezse kaza gerçekleşir!
H.W. HEINRICH in kaza piramidi teorisine göre; ramak kala diye tanımlanan ölüm ya da yaralanmanın meydana gelmediği her 300 iş kazasına karşı, 29 adet maddi hasarlı yada yaralanmalı iş kazası ve 1 ölümlü ya da ağır yaralanmalı iş kazası meydana gelmektedir. Buradan hareketle, maddi boyutlarına bakılmadan her iş kazasının kendisinden sonra gelecek ve sürekli olarak daha ağır sonuçlar doğuracak bir iş kazasının habercisi olduğu söylenebilir. Dolayısıyla, büyük küçük diye ayrım yapılmadan tüm kazaların yada ramak kalaların kayıt altına alınması, meydana gelecek kazaların önlenmesinde ve iş güvenliğinin sağlanmasında önemli bir rol oynamaktadır.
Çalışan dışında denetimle görevli kişilerin üretim sürecindeki tüm adımları birebir takip etmesi söz konusu değildir. Mesela, firmada yönetici üretim sahasını belki haftada bir kontrol eder. Üretim sorumlusu günde belki bir yada iki kez tüm işletmeyi kontrol edebilir. İş güvenliği uzmanı yada işyeri hekimi günde bir, belki haftada bir, eğer ki söz konusu işletme bir kobiyse belki de ayda bir denetler. Nitekim hiçbiri işi çalışan işçi kadar iyi bilmediği gibi işin tehlikelerini de işçi kadar bilmeyebilir. Çalışanların sürece dahil edilmemesi birçok tehlikenin görülememesine, yeterli iş güvenliğinin sağlanamamasına neden olabilir.
Öncelikle ramak kala bildirimlerinin işletmeye sağlayacağı katkılar beyaz yaka personeline çok iyi bir şekilde anlatılmalı, yönetici kadrosundaki kişilerin yeterli iş güvenliği bilincine sahip olup, sürece sahip çıkması sağlanmalıdır. Yönetici yaşanan basit bir ramak kala olayında dahi, çalışanı ramak kala bildirimi yapmaya teşvik etmelidir. Yöneticilerinin bu konuya önem verdiğini gören çalışanın süreci sahiplenmesi çok daha hızlı olacaktır.
Tüm çalışanlara, ramak kalaları tanımlamanın temel amacının, kazaların ve meslek hastalıklarının önlenmesindeki faydalarının ve ramak kalaların neler olabileceğinin anlatılması, çalışanların bu eğitimlere tabi tutularak bilinçlendirilmesi gerekir. Eğitimlere özellikle yöneticilerinde katılımı sağlanmalı, çalışanların herhangi bir ramak kala bildiriminde suçlanmayacağı, bildirimlerde herhangi bir çekincenin olmaması gerekliliği vurgulanmalıdır.
İşletme içerisinde belirlenen yerlere ramak kala bildirim köşeleri hazırlanmalıdır. Bu köşelerde çalışanların ramak kala olayları yazabileceği formların olması ve bu formu doldururken örnek alabileceği ramak kala olayların da o köşede bulunuyor olması önem taşır.
Çok önemli olan bu bildirimleri almak kısa vadede çok zor olabilir. Bildirimleri alabilmek için işyerinde çalışanlara küçük hediyeler almak, ödüllendirmek çalışanları daha fazla teşvik edebilir.
Çalışanlardan alınan ramak kala bildirimlerine mutlaka geri bildirim yapılmalıdır. Geri bildirim formu hazırlanmalı; belirtilen ramakkala, yapılacak çalışmaya ilişkin yönetim görüşü, uygulama termin süresi, tamamlanan çalışmalar bu bildirim formlarıyla çalışanlara duyurulmalıdır. Görüşlerine değer verilmesi, raporlanan problemin giderildiğinin veya en azından konu ile ilgilenildiğinin, verilen termin süresiyle problemin uygun olan en kısa surede giderileceğinin belirtilmesi diğer çalışanları da işyerindeki iş güvenliği sürecine dahil edecektir.
İş Sağlığı ve iş güvenliği sürekli olarak canlı tutulması gereken bir süreçtir. Bu bakımdan ramak kala kayıtlarının tutulması işyerinde iş kazalarını önlemek için hayati önem taşımaktadır. Bu şekilde hem çalışanların hem işletmenin zarar uğramasının önüne geçilmesi mümkündür. Kazaların geliyorum dediğini, birçok kazanın meydana geleceğini haber verdiğini unutmamak gerekir.